Gelecek 100 yılda sizce ne gibi gelişmeler olacak ?
mimiuzay 28 Eylül 2015
İnternet
erişimi doğrudan insan beynine yerleştirilmiş bir alıcı-verici ile
olacak. Bu bilgiyi depolama, hafıza konusunda devrim olurken, algılarda
da sorunlara yol açacak. Bir kişinin bina güvenliğindeki 100 kamerayı
aynı anda kontrol etmesini düşünün. Ya da aynı anda 10 kişi ile sohbet
etmesini. Ya da bir konuda bilgi ararken, doğru ile yanlış bilgileri
ayırmasını...
Anlayacağınız, insan beyni için ciddi bir sınav var. Belki
otomatik çeviri programları sayesinde, tercüme derdi kalmayacak.
Düşüncelerin ortak dijital dile dönmesi ile konuşulacak. Diğer yandan
tek bir güçlü güneş fırtınası ile tüm elektronik sistemler çökerse,
insanlık yok olma merhalesine gelir sanırım. Nüfus 9 milyar üsttü olacak
ama dünyanın doğal kaynakları 2 milyarı ancak karşılayacak. Kalanı ne
olacak alternatifiler çok.
Gezegenlerin dünyalılaştırılması için en
uygun gezegen Mars. Buraya yerleşenlerin zamanla kendi bağımsızlıklarını
ilan etmeleri ve dünyadan göç istememeleri ihtimali yüksek. Bu nedenle
astroidler, dev Gaz gezegen uyduları da iskâna açılabilir. Özellikle
maden ve hidrokarbon rezervleri için. Süreci etkileyecek ana etmen,
nüfus artışı ve doğal kaynakların tükenme düzeyi.
Çalışma yaşamı
değişecek. Sanayi devriminin, günlük 8 saatlik düzenli çalışmanın
yerini, part-time hatta proje bazlı, kısa süreli çalışma sözleşmeleri
genel geçer olacak. Bunun anlamı sosyal güvenlik ve sağlık sistemlerinin
çökmesi ve bu hizmetlerin kamu'dan özel şirketlere geçmesi demektir.
Yani kişilerin geleceğe yönelik yatırımları için gerekli sistemi
kendileri oluşturacaklar. Zamanında bir kenara para yatırmayanın vay
haline. Günümüz ABD sağlık sisteminin 10 kat veya daha fazla kötüsü...
:-(
Çalışma yaşamı değiştiği için, şirketlerin derebeylik sistemi gibi
kendi temel tüketici ve çalışan kadrosu üzerine kurulu bir yapıya geçme
ihtimalleri yüksek. Çünkü milli devlet kavramının temelinde, belli bir
bölge ve toplumda yaşayan bireyin korunması vardır. Küreselleşen dünya
da bu kavramın içi çok boşalacaktır. Milli devletler ve hukuki kurumları
ancak, bu şirketler arası anlaşmazlıkları çözmek üzere hakem bir karar
mercii düzeyine çekilebilir. Bunun diğer anlamı ise; bireyin haklarının
güvencesi toplum tabanından, mali kaynaklar ve gruplar tarafına kayacak
demektir. Ancak bunlar 100 yıl sonrası için...
Oysa önümüzdeki 30-50
yıl içinde çok daha değişik ve sert dönüşümler var. İlk önce nüfus
artışının kontrol edilmesi geliyor. Savaş ve hastalık dahil her yol
denenebilir. Çünkü ülkelerin temel ekonomik yapıları, büyümeye dayalı.
Yani çok tüketime... Bu da elindeki ile yetinmeyen ve hep daha iyisini
arama ve tercih etme kültürünün yerleş(tiril)mesinin bir sonucu. Bu
seferde kişi başına düşen kaynak sayısı azalıyor ve bireysel tatmin
verimliliği ciddi olarak düşüyor. Mutsuz, karamsar kişilerin birbirini
ötekileştirmesi ve saldırgan politikalara destek verme ihtimali yüksek
olacak. Bu eğilimler, kendi yapılarını korumak isteyen toplumlarca da el
altından desteklenecektir. Çünkü büyümeye dayalı ekonomik yapının devam
etmesi için bir yerlerde boşluklar, yıkılmalar ve yeniden
yapılanmalarla açığa çıkan ihtiyaçlar- talepler lazım. (Kabaca Ortadoğu
birbirini yiyecek, yıkacak, endüstrileşmiş toplumlarda onlara
ihtiyaçları ne ise satacak ve büyüyecek. Hem dünyanın sınırlı
kaynaklarını paylaşacakları kişi sayısı azalacak, hem de bu işlemi
kâr’lı bir iş haline getirecekler. Tabii tek ortadoğu değil, dünyanın
muhtelif bir çok bölgesi de gözleniyor. Yeter ki çanak tutacak süper
zeki ama akılsız liderler bulsunlar.)
Çocuklarımıza ve
torunlarımıza hiç de güzel bir dünya ve hatta ülke bırakmıyoruz. Dünya
olarak; kısa vadeli lüks ve Kâr bakışı ile; ; İsraf edilmiş doğal
kaynakları, kirletilmiş doğası, yetersiz alt yapısı, çarpık
kentselleşmesi, kültürel ve toplumsal görgü düşüşü, bilimsel alt yapı
yetersizliği, bağnazlaşmış ve dar açılı düşünen ileri teknoloji
kullanıcısı (yönetilmeleri ve yönlendirilmeleri daha kolay) sayısı
arttırılmış, iş ve üretim planlamasında başarısız olmuş bir durumdayız.
Birileri çıkıp bunu politik söylem olarak ele alınca şunu
söylüyorum: Madem biz (şu an yönetimde olan kuşak) ve bizden öncekiler
doğru işler yaptılar… O zaman bu ülke neden bu halde? İnsanlık olarak
neyi doğru yaptıkta? Şimdi semeresini alıyoruz. Bu yüzden önümüzdeki
yakın dönem, miras bırakılmış sorunlarla savaşım ve çözüm üretme dönemi
olacak… Gençler ne kadar kızsalar, haklılar. Onlar için daha iyi bir
dünya bırakmamız gerekirken, lüks ve israf ile kaynakları tüketiyoruz
(hala) . Büyümeye dayalı ekonomik modelin zorlanması ve
alışkanlıklarının sonucu bu… :-
Burtay Mutlu 28 Eylül 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder