30 Kasım 2016 Çarşamba

İnsan nüfusu arttıkça, dünya bizim için yetmeyecek her anlamda . Nüfusu stabil tutmak için yok oluş yaşamak zorunda mıyız?

Yoksa tanrı dünyaya gene bir gök taşı mı fırlatmalı?
http://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/24784/

Üzerinde düşünülmesi gereken nokta; insanlık şartlar zorlaştıkça, ağırlaştıkça hep bir çözüm yolu geliştirmiş. Aklını ve bilgisini bu yolda kullanmış.
Günümüzün gelişmiş ülkeleri, geçmişte, doğal kaynak, iklim, insan kaynağı ve komşularıyla ilişki gibi çeşitli konularda en fazla problem yaşayanlar.

Elbette tüm insanlık için, yeterli kaynak yok. Ortalama olarak dünya 2-2,5 milyar insanı geçindirecek ekolojik kaynağa sahip. (Kendisini yenileme ve tür çeşitliliğini koruma kaydıyla) Tabii şu an için değil. Şu an teknoloji desteği ile kaynaklar sonuna kadar sömürülüyor. O kadar ki, kendisini yenileme imkanı bile bulamıyor.
Ancak çok da umutsuz olmamak lazım, eğer bir şekilde (savaş, hastalık, doğal felaket) dünya nüfusu 1 milyar civarına düşerse ki,  basit bir hastalık salgın bunu yapabilir. İnsanlık kurtulur.
Ya da bir süre, bir kaç kuşak tek çocuk politikasına sarılırsa dünya çapında, insanlık hızla nüfus kaybeder.
Batı ülkelerindeki doğum oranlarına bakarsanız, ciddi bir gerileme ve yavaşlama var. Belki bilinçli, belki doğal bir politika sonucudur.
Ancak gelişmekte ülkelere bakarsak, gelişme seviyesi ile nüfus artışı katlanıyor.
İşin kötü yanı, Batı bu duruma ulaşmak için, gelişmekte olan ülkelere ait kaynakları da direk ya da dolaylı olarak kullanmış/kullanıyor. Gelişmekte olanlar ise şimdi tırmalıyor.

Oranlara bakarsak, dünyanın yaklaşık 1.5 milyarı refah içinde (Türkiye refah grubunda), kalan 5,5 milyarı ise bu düzeye ulaşma çabasında...
İnsani değerler, idealler, insanlık kavramları Batı'nın yaşam alanını koruduğu sürece geçerli oluyor. Ancak yaşananlar ve sorunlar, onların bölgesinden çıkınca, bu kavramlar anlamsızlaşıyor.

Gelişmiş Batı, yaşlı, hantal, teknolojik deneyim ve bilgi üstünlüğü ile kontrolü kısmen elinde tutsa da, bu pek uzun sürmeyecek gibi gözüküyor. Bu nedenle daha korumacı ve tutucu, milliyetçi politikalara doğru yöneliyorlar.
Asimov'un Robot serisinin başlangıcındaki (Çelik Mağaralar) romandaki "Uzaylılar" gibiler, şu an...

Bence yeni nesilin yapması gereken şeylerin başında, dar ve yetersiz kaynaklarla nasıl iş yapılır? Eldeki imkanlar nasıl en verimli kullanılabilinir? Fikir ve bilgi farklılıkları nasıl bir araya getirip, kullanılabilinir? gibi konularda kendilerini hazırlamaları.

İnsanlığın çoğu, felaket dönemlerinde başkalarından medet umar. Aslında bu konuda iş yapma yeteneği olmadığı içinde değil, kendisine ve bilgisine güvenmediği için. Nadiren insanı seven dahiler, bu durumda toplumları kurtuluşa götürür.
Ama genel olarak çoğu insan gibi, ben merkezli liderler, aşama aşama toplumlarını felakete götürürler. Bu dönem de bu yüzden dünya çok fazla lider, tek adam görecek.

Ama insanlığın kurtuluşunu onlar sağlayamaz artık. İnsanlığın birikimi ve vizyonu, tek bir kişiyi çok aşıyor. Ekipler, birbiri ile koordineli çalışan tamamen farklı bilgi ve görüşleri, birbirini tamamlayıcı olarak kullanan ekipler başarılı olabilir. Ve bu şekilde çalışanlar başarılı olacak.
Liderler, her konuda söyleyecek lafı olanlardan değil, söyleyecek lafı olanlara imkan sağlayanlardan olursa, insanlığın ihtiyaç duyduğu liderler olabilecekler.

Liderlerin, ekiplerini oluşturdukları dönem bitti-bitiyor. Ekiplerin lider ya da liderlerini belirledikleri döneme girdik, giriyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder