3 Ağustos 2022 Çarşamba

İMAR, ÇEVRE, KÜRESEL ISINMA ve KURAKLIK

Bu konular hakkında hemen herkesin bilgisi ve duymuşluğu var. Bir sürü bilgiyi tekrar etmenin anlamı yok.
Dünya olarak “Ayva’yı yemiş!” durumdayız.
Üstelik artık folluk arama zamanı da geçti. İş, işten geçti yani.
Önlem almak için gerekli şartlar ve zaman yok.

Yapabileceğimiz tek şey, değişen bu şartlara nasıl uyum sağlayabileceğimiz.
Ancak bu şekilde bu değişimin getirdiği gelişmelerde düzgün bir hayat sürebiliriz.

Resimde 250x250 metrelik bir alan kaplayan bir bina fikri var. (Daha fazla detay isterseniz, bu linke tıklayın)
Yaklaşık 5000 kişiye ev ve işyeri olabilir. Toplu yaşam şehirlerde kaçınılmaz. 10 tane 100 dairelik binayı ayrı ayrı yapmaktansa, aynı alana 1000 kişilik tek bir yapı yapmanın ciddi avantajları var.




Şu anda ülkemizde yapay bir konut gündemi var. Yapay, çünkü inşaat sektörü ekonominin lokomotifi ve konut fiyatları da aşırı artmış durumda.
O yüzden “ucuz emlak” olmadığı için ve bu fiyatlar aşağıya çekilemediğinden böyle bir gündem oluştu.

Bu konuda, gerek yerel gerek merkezi idareler çeşitli açıklamalar yaptılar. Seçim heyecanı ile yapılan bu açıklamaların gerçekleştirilmesi ya da projelendirilmesi ayrı bir konu...

Ama vatandaş olarak üzerinde durmamız gereken başka noktalar var.
Yapılacak binalarda, yasal düzenlenmesi şart olması gereken özellikler olmalı.
Bunlara değinmek istiyorum.
Bence,
İlk olarak bu binaların ısı yalıtımı; hem ısıtma, hem de soğutma açısından ele alınmalı. Sadece bina duvarları ile değil, mimarisi ve teknik yapısı da hava akımlarını gözetmeli.

Binaların yeşil alanları dışlarında değil, avlu şeklinde içeride olmalı. Bu binalara sosyal alan kazandırırken ayrıca yeşil dokunun korunması ve geliştirilmesini de kolaylaştıracaktır.

Bina zeminlerinde sadece otoparklar değil, geri kazanım alanları da olmalı. Yağmur sularından, evsel atıkların ve hatta kanalizasyon atıklarının geri dönüşümü daha bu binalarda düzenlenmeli.
Mesela, yiyecek atıkları diğer atıklarla karışmayacak şekilde bertaraf edilmeli. Mutfak evyesindeki  bir  yemek artığı organik çöp parçalama aparatı ile ayrı bir kanal sistemi ile toplanıp  geri dönüşüme hem biyogaz hem de kompost toprak üretimi için kullanılabilinir.

Enerjinin bir kısmını kendi atıklarından üretmeli. Bir kısmını ise yenilenebilir doğal kaynaklardan (güneş, rüzgar gibi) sağlayabilir.
Deterjanlı atık sular, ayrı kanaletlerde (banyo, bulaşık ve çamaşır makineleri) toplanıp arıtımı bina içinde yapılmalı.
Yağmur suları ile arıtılmış sular binaların temizliğinde ve yeşil alanlarının sulanmasında kullanılabilinir.

Bir çok insanın bir arada olmasının önemli bir avantajı ise daire alanlarındaki düzeltmeler.
Mesela günlük 500 kişiye hizmet verecek şekilde 10 yemek şirketi, mutfak alanlarının küçülmesini sağlayacaktır. Zaten pandemi sürecinde hazır yemek kütltürü yagınlaştı.
aynı şekilde ortak yemekhaneler gibi, ortak çamaşırhanelerde olabilir.  
Bütün bunlar; zaman, su, enerji ve kaynak kullanımında yüksek verimlilik sağlayacaktır.

Akıllı Bina kavramı bazılarınca yanlış anlaşılıyor. İnternet üzerinden evdeki araçları açıp-kapatabilmenin veya kapı kontrolü-güvenliği yapılmasının akıllı evlerle hiçbir alakası yok.
Bunlar olmalı ama bu sadece teknoloji kullanımı.

Akıllı bina,  iç ısıyı maksimize verimliliğe göre otomatik ayarlayan, neredeyse sıfır atık üreten ve enerjisinin önemli bir kısmını kendi imkanlarıyla sağlarken bireylere konforlu ve temiz bir ortam sağlayan binalardır.

Elbette bunlar Ütopik.
Bizim inşaatçılarımız; müteahhitler, mimarlar, mühendisler gene  babadan kalma tekniklerde ve binalarda ısrar edecekler, birkaç elektronik ayrıntıyı akıl diye yutturmaya çalışacaklardır.

Ama orta vadeli olarak, çevre ve doğa kaynaklı sorunlarla baş edebilmek istiyorsak…
Hele “yaşamanın maliyetlerini” aşağıya çekmek istiyorsak…
Bu yeni dönemin şartlarına uygun binalar ve yaşam şekilleri geliştirmek zorundayız.

İmar planlaması yapanların dikkatine…

İSTATİSTİK BİLİMİ ve DEMOKRASİ

 Ünlü bir istatistik deneyi var. Francis Galton deneyi...
https://www.kampustenevar.com/.../francis-galton-deneyi...

Aynı deneyi daha sonra küçük çaplı olarak ODTÜ'de tekrarlamışlar...
Sonuçlar aynı... Deneyin tekrarlı sonuçları hep aynı yönde sonuçlanmış.
Buna göre, bir tahmin etme değerlendirmesinde, bireylerin abartılı ve gerçekten uzak sonuçlar üretmesine rağmen, tek tek bireyler değil de topluluğun ortalaması alındığında doğruya en yakın sonuçlara ulaşılıyor.

Aynı deneyi çevrenizde karşılaştığınız insanlara, seçimlerin tahmini sonuç yüzdelerini şimdiden sorup, not edip, sonuçlarla kıyaslayarak görebilirsiniz, Kişi sayısı artıkça, sonuçlarda netleşecektir,

Bu deneyden çıkartılabilinecek bir diğer sonuç ise, toplum yönetiminde çok sesliliğin ve demokrasinin neden önemli olduğudur.
Her bir birey olması gereken için farklı ve hatta gerçeklerle uyuşmayan bir şeyler önerebilir. Herkesin kendisine göre bir fikri vardır.
Herkesin düşüncesine saygı duyup, o fikirlerin içeriklerinden muhalif de olsa kullanılabilinecek olanları karar mekanizmasında göz önüne alırsanız, verilecek karar en doğru karar olacaktır.

Demokrasi; azınlığın fikirlerininde, çoğunluğun karar mekanizmasında rol aldığı bir uzlaşma kurumudur.

Tek bir kişinin biçimlerdirdiği, yönlendirdiği karar mekanizması yerine, bir çok akılın ortak uzlaşılarından doğan karar mekanizması bu yüzden çok daha üstündür.