30 Ağustos 2019 Cuma

Şiddete karşı, toplumsal eğitimde dansın yeri

Şiddet !

Son günlerde gündem gene, erkeklerce gerçekleştirilen "kadına şiddet" haberleri ile çalkalanmaya başladı.
Medya'nın hızı ve etkisi ile haberler ön plana çıkıyor.

Bu sorun uzun zamandır çözülememiş bir toplumsal yara.
Elbette erkeğin kadına (fiziksel) şiddeti veya kadının erkeğe uyguladıkları (mobbing -duygusal) şiddet, çağlar boyunca vardı.
Ama yoğunluk ve derinlik olarak hiç bu kadar genelleşmemiş, toplumca yadsınmış değildi.
Medya sayesinde şiddet, her türlüsü ile günümüz toplumunda artık "olağan"laşıyor.

Oysa çok değil, 30-40 evveline kadar bile çok özel şartlarda nadir olarak gerçekleşen olaylardı. Özellikle kadına şiddet uygulanması, hassasiyeti yüksek, kabul edilmeyen bir olaydı.

Bu şiddet türünün temeli için bir çok sebep sayılabilir. Bence en başta, bireyselleşme ile kadın - erkek arasındaki iletişimin yapısını değiştirmiş olması önemli bir etken.

Kadın-erkek eşitliği kavramının, gerek savunucuları, gerek ise karşıtları tarafından yanlış tanımlanıp uygulanması da bu sorunun gelişimini destekliyor.

Sebeplerde çok ayrıntıya girmeden, tüm sorunların temelinde, insan'ın insan'a karşı, "nasıl davranması gerektiğini" ve iki insan arasında olması gereken "aradaki saygıyı" unuttuk.


Diğer yandan çözüm için bir toplum mühendisliği önerim var.

İlk olarak anaokulları ve ilkokullardan başlayarak, milli eğitim müfredatına "toplumsal görgü ve davranışlar (Adâb-ı Muaşeret Kuralları) eklenmeli. Çünkü toplumumuz, aileler olarak artık bunu sağlayamıyor.

Öğrenciler, birey olarak, çevrelerindeki diğer insanlara karşı hangi ortamlarda nasıl davranması gerektiğini, yemek yeme kurallarından, topluluk içinde takip edilmesi gereken ilkelere kadar eğitilmeli.

Eğer bu eğitim, milli eğitim müfredatına eklenemiyorsa, yerel yönetimler vasıtasıyla da bu konuda eğitim çalışmaları yapılabilinir.

İkinci olarak özellikle ergenlik çağına giriş döneminden başlayarak, gençlere karşı cins ile iletişim ve saygı konularını içerecek şekilde bilgilendirmek gerekiyor.

Ve bunu yapmak çok kolay.

Bireyselleşme, insanı çok yalnızlaştırmış durumda. (Hatta bazı ilişkilerde, aynı ortamdaki kişiler bile birbirini göremiyor.)

 
Medya ve sosyal medya araçları ise gençler arasındaki ilişkileri ve iletişim yollarını çok değiştirmiş durumda.
Uzaktan eğitim gibi, uzaktan hoşlanma, iletişim, sohbet, fikir birliği oluyor ama..
İş, yüz yüze iletişim ve gerçek bir ortama dönüşünce genel de çuvallıyorlar.

Çünkü işin içine, vücut dili, söz ve tavırlar giriyor. Uzaktan sohbet sırasında, üzerinde konuşulması daha kolay ve rahat olan konular, bakış açıları, yargılar,
yüz yüze iletişimde iken hayatın gerçek değerleri ile çakışıyorlar.


Bunun aşmanın ve bu eğitimi vermenin yolu ise, Tango...


Sosyal Latin danslarından Tango, diğer dans türlerinden farklı olarak evrensel kurallar ve ritüellere sahip. Bu kurallar ve davranış kalıpları, sadece kadın-erkek arasındaki değil, kadın-kadına ve erkek-erkeğe olan davranış kalıplarını da içeriyor.
Bir bakıma centilmenlik ve hanfendilik kuralları diyebiliriz. Bu kurallara uymayanlar, zorlayanlar ise kısa sürede toplumdan soyutlanarak, topluluk baskısına tabi kalıyor.

Kurallar; dansa davet, kabul veya ret etme, topluluğa - dansa dahil olma ve ayrılma, diğerlerinin alanlarına saygı gösterme gibi bir çok alt unsur taşıyor.

Eş'li dans olmasına rağmen, kişilerin birbirleri ile dans etme süresi ve şekilleri de sınırlı. Aradaki mesafeyi ve duruş şeklini kadın belirlerken, dansın nasıl yapılacağını erkek belirliyor.
Bir çiftin dans etme süresi de sınırlı. Bu süre sonunda, kişiler başka kişiler ile dans edecekleri aşamaya geçerek tekniklerini geliştirmek zorundalar.

Dansın amacı ise, müzikten haz almak. Genellikle kiminle dans ettiğiniz ikinci planda kalıyor. Sadece o an ve müzik ön planda...

Bu dans, Tango, vücut temasında da sınırlamalar getirmiş durumda. Kişiler dansın yapısından dolayı bu sınırları zorlayamıyorlar. Yoksa dans, dans olmaktan çıkıyor.

Günümüzde toplum bireylerinin birbirine en saygılı olduğu ülkelerden biri olan Arjantin'de bu dansın eğitimi, babalar tarafından çocuklarına ilkokul yaşlarına geldikleri zaman verilmeye başlanıyor.

Bu yüzden bu dansın en azından özel okullarda, beden eğitimi dersleri gibi haftalık 1-2 saat olarak eklenmesi bile önemli ve olumlu değişimler getirecektir.

Hatta belediyelerin, kültür ve sanat dairelerinin bu eğitim imkanını, semtlere kadar götürmesi, özellikle gençleri yönelik olarak Tango eğitim ve etkinlikleri sağlayacak alanlar oluşturması toplum üzerinde olumlu etkiler sağlayacaktır.

İddia ediyorum: Her semte bir tango eğitim merkezi açılıp, gençlere haftada bir tango kurallarına uygun olarak dans etme imkanı verilsin; yerlere çöp atmaktan, çiğdem kabuğu fırlatmaktan, kadına şiddet'e kadar bir çok toplumsal problem orta vade de şiddetini kaybeder.



Diğer Yazılar






Medyadaki şiddet ve yansımalarına karşı
Kadına şiddet'e karşı idam cezası hk... 

Kadınlar öldürülemez mi?