19 Kasım 2014 Çarşamba

NÜFUS AZALTMA SUÇU TABİAT ANA'YA ATMA PROJESİ..' hakkında düşünceler


Tıptaki gelişmelerle, bir yüzyıl evvel 40–45 civarında olan yaş ortalaması 65-90 aralığına çıktı.
Bizim çocukluğumuzda 45 yaşındaki insan yaşlı, torun sahibiyken şimdi neredeyse genç.
60-70 aralığındakiler ancak orta yaşlılar. Yaşlılık bile 75'inden sonra başlıyor.

Emeklilik yaşı da buna göre uzadı. İnsanlar artık en verimli oldukları dönemde, iş açısından olgunluğa ulaştıkları dönemde emekli olmuyorlar. Ama eski yasaların uzantısı ile genç emeklilerin sayısı hala az değil.

Oysa 3 çalışanın bir emeklinin maliyetini karşıladığı ortalama sosyal güvenlik sisteminde, bir de işsizlik ile çalışan sayısı azaldıkça denge kurmak zorlaşıyor. Diğer yandan bizim iktidarlarımız gibi (sadece şimdiki değil, geçmiş dönemlerde dâhil) emeklilik fonlarındaki paraları yanlış yatırımlara ve müsrifliğe kullanan yönetimlerle bu denge daha da bozuldu.

Bu nüfus artışının getirdiği zorlukların yanında eğitim sisteminin yetersizliğindeki artışta başka bir engel.
Eskiden askerlik, çalışmaya hazır erkekleri, bir kaç yıl iş piyasasından uzaklaştırarak, gizli istihdam aracı olarak kullanılırdı. Oysa kadınlar da çalışma yaşamında yer alınca anlamsızlaştı. Askerlik süresi düştü ama bu seferde kişinin eğitim süresi uzadı.

Bunlar tabi dar çerçeveler.
Bir de işin geniş cephesi var.
Büyümeye ve artışa dayalı kapitalist ekonomi modeli için, artan yarı cahil nüfus caziptir. Tüketmek için vardırlar. Dünya nüfusunun büyük çoğunluğu da aynı durumda…
Dünya nüfus ortalaması, bir günde 1,4 dünya günlük üretimi tükettiği için, dünya kaynakları her 3 yılda, 1 yıl geleceğe borçlanıyor.

Son 60 yıldaki tüketim düzeyiyle insanlık, önümüzdeki 15–20 yılın kaynağını çoktan tüketmiş durumda.
Bu da doğal kaynaklara aşırı yük oluyor.

Bu gidişle bu yüzyılın sonunda insanlık 9 milyar sınırına erişecek. Yani nüfusu yüzde 25 daha artmış olacak. Tüketimde aynı oranda artarsa, zaten tükenmiş sınırdaki kaynaklar için çok ciddi kavgaların verileceği kesin gibi.
Çünkü şu anki tüketim rakamlarına göre, dünya o dönemde en fazla 2 milyar insanı ortalama refah düzeyinde, çok zorlanırsa 3 milyar insanı zor şartlarda besleyebilecek.

Çünkü gıda üretiminde de artış için geliştirilecek biliminde sınırlarına erişmiş durumdayız.
Artık bilim daha fazla üretemeyeceği için, üretilenlerin ziyan edilmeden ve daha verimli nasıl kullanılacağı üzerinde odaklanıyor.
Batı toplumları bu konunun çok daha önce farkına varmış ve uygulamaya geçmiş durumda.
Nüfus artışı düşerken, yüksek teknolojiye yönelerek iş gücü ihtiyaçlarını düzenlemeye başladılar. Buna rağmen işsizlik durumlarına bakarsak, nüfusları hala yüksek.
İhtiyaç duydukları kalifiye eleman ve işgücünü ise göçmen politikalarıyla çözecek bir yapı geliştiriyorlar.
Diğer yandan dünya ekonomisinde baskın rollerini kaybetmemek için, bilgi tabanlı ve sermayeli yüksek teknolojiye olan yatırımları artıyor.

Türkiye olarak bu dönemde önümüzde iki rol var.
Ya yüksek nüfuslu, bilgi üretme düzeyi düşük, tüketici ve dolayısıyla bağımlı bir toplum modeli...
Ya da düşük nüfuslu, bilgiye dayalı alanlarda gelişmiş, kendisine yeterlilik düzeyini yükseltmiş bir toplum modeli...

Üçüncü bir olasılık olarak dışa kapalı, kendi kendine yeterli bir toplum modeli ise işe yaramaz. Elektronik iletişim ve ticaret nedeniyle insanlar sanal dünya vasıtasıyla zaten birbirleri ile çok iç içe girmiş durumdalar. Kontrol ve değiştirilmesi gereken çok fazla fonksiyon olduğu için bunu başarmak imkânsız.

Diğer yandan yayılımcı bir politika ile toplumları birleştirme projesi de asla işe yaramaz. Bireyselliğin ön plana çıktığı son 60 yıldan sonra insanları tekrar toplumsal düşünceye sokmak ancak fiziksel şartlarda zorlama ile yüzeysel ve sahte bir birliktelik olur. Toparlansa bile bir arada tutmak için gereken enerji ve güç, tüm üretim ve planlama getirilerini siler. Tıpkı eski SSCB'de olduğu gibi.

Ayrıca insanın hem cinsine karşı olan vahşetini ve tüketim canavarlıklarını düşününce insanlığın geleceği ister insan eliyle, ister doğa eliyle olsun hiç de parlak gözükmüyor zaten.  BM






Türk Gülsev Eyüboğlu

Bu gizli Ölümler proje çalışmaları,ilk 1957 de Huntsiville'de gizli olarak başladı..
1957 de yapılan gizli toplantı kararları,yapılan toplantını görsel sanatları destekleme ve Müze kurma olarak açıklandı..
Vatikan'la yakın ilişkileri olan İtalyan Doktor Aurellio Peccei'nin teşviki ile başlatılmıştır..

1968 yılında yayımlanan Nüfus Bombası Kitabı yapılan çalışmaların göstergesi olarak sayfa 17
"Doğum oranı ölüm oranını geçtiği  müddetce dünyaa
nın nüfusu artmaya devsm edecektir.Nüfus büyümesinin daralması  ya da daralmanın başlaması,ya doğum oranının azaldığı,ya ölüm oranının arttığı,ya da her ikisinin de birlikte gerçekleştiği anlamına gelir.O halde temel olarak ,nüfus probleminin çözülmesinin sadece iki yolu var.Birisi doğum oranını azaltmak için yollar bulduğumuz "doğum oranı çözümü",ikincisi "Savaş,kıtlık, ve salgın hastalıklar gibi ölüm oranını yükseltmek"ölüm oranı çözümü"..Ancak insanoğlu bilincli olarak doğum oranını ayarlıyamıyağı için nüfus kontrolünden kaçınılabilir.
Böylece"Ölüm oranı çözümü"ortaya çıkmak zorunda kalmaz.."

Görülen o ki Kamuoyuna "ölüm Oranı çözümü"ortaya çıkmaz zorunda kalmaz olarak açıklandığı halde..
"Ölüm oranı çözümü"çalışmaları gizlice yürütülmüştür.
Salgın hastalıklar için Laboratuvarlarda ölümcül mikrop ve virüs üretim çalışmalarında;Dr.Aurelio Peccei kendini donör olarak kaullanacağını taahhüt ederek genel nüfusla aynı riski taşıyor diye kahraman ilan edildi(!)..
Dr .Aurelio Peccei  ve ekibi; 1968 yılında üretilen mikrop ve virüs çalışmalarında kamuoyuna çıkacak büyük salgınları önleme ve aşı geliştirme çalışmaları olarak açıklamışlardır..
Bilgisayar model çalışmasını geliştiren proje ekibi..

Dr.Dennis L.Meadows,Müdür (ABD)...Dr.Alison A.Anderson (ABD),Dr.Jay M.Anderson (ABD)
İlyas Bayar(TÜRKİYE),Wiiliam W.Behrens(ABD),Farhad Hekimzadeh(İRAN),Dr.Steffen Harbordt(ALMANYA),Judith A.Machen(ABD),
Dr.Donella H.Meadows(ABA),Peter Milling(ALMANYA),Nirmala S.Murthy(HİNDİSTAN),Roger F.Naill(ABD),Jorgen Randers(NORVEÇ)
Stephen Shantzis(ABD),John A.Seeger(ABD),Marilyn Williams(ABD),Dr.Erich K.O.Zahn(ALMANYA)..

Görünüşte Dünya Nüfus oranını azaltma projesi olarak sunulan çalışma 1969 yılında tamamlanarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine teslim edildi..Çalışmaların analizi yapılan Biyologlar toplantısında;
Biyolog Lowell Summer"BİR BİYOLOG OLARAK,İNSAN NÜFUSU PATLAMASI VE GETİRDİĞİ DOĞAL KAYNAKLARIN TÜKETİLMESİ SORUNU,BANA GÖRE EN BÜYÜK TEHDİTTİR.ZAMAN GELDİ DE GEÇİYOR BİLE.TEHLİKE İLE YÜZLEŞMELİYİZ,YOKSA SONUNDA MAHVOLACAĞIZ.."
...............................................................................................................................
SONUÇ:Sözüm ona içme sularını hijyenik temizleme adı altında bol miktarda  adı altında Dioksin kullanarak,kalp krizleriyle ölümü artırmak..Meyve ve sebzelerde zararlı sineklerle mücadele altında insanlara zararlı biyolojik maddeler kullanma ile kanser hastalıklarını çoğaltma ..Bilinçli olarak sızdırılan Radyoaktif  gazlar,zehirli atıklarlarla toprağı ve havayı zehirlemek..Özellikle cesium-137,strontium-90,
toryum-230,radyum-226,radon-222..
GDO'lu sentetik yiyecekler ..Çeşitli isimler altında birdenbire ortaya çıkan çeşitli virüs grip salgınları..
YORUM YAPMIYORUM..ÇÜNKÜ TÜM YAPILANLAR  ,BİYOLOJİK KATLİAMLAR APAÇIK TÜM DÜNYA DA ORTADA..

SAYGILARIMLA
GÜLSEV EYÜBOĞLU
17 KASIM 2014

KAYNAK:Apokalips'in Atlıları..William Cooper

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder