20 Kasım 2013 Çarşamba

Siyasetin Ölümü- Toplumsal olaylardaki zihniyet dönüşümünün bugünü ve yarını



1       Günümüz Türk insanını 15–20 yıl öncesiyle kıyaslarsak aralarında çok önemli farklılıkların olduğunu görürüz. Bunu 10 yıla indirirsek gene ciddi farklılıklar vardır. Son 5 yıldır biçimlenen yeni toplumsal bakış açısı, dünyadaki akımlara da uygun şekilde gelişmektedir.
Bu bakış açılarını biçimlendiren temel etmenler şunlardır:

 
İnternetin yaygınlaşması ilk devrimdi. Ancak mobil alana geçmesi ve yaygınlaşması esas devrim olmuştur Kamu alanlarındaki bireysel hak ve özgürlüklerin güvencelerinin, ulusal boyutlardan da çıkarak uluslar arası anlaşmalarla tanımlanması ve yeni güvencelere kavuşması bireyin bu konularda eğitilmesi ya da hakları konusundaki bu bilgiye çabuk ulaşabilmesi etkilemiştir.

 
Devlet Baba imajı ve alışkanlığı yeni nesillerle beraber darbe almaktadır. Bunda devletin piyasadan çekilme çabaları sonucunda uyguladığı sosyal politika değişikliklerinin rolü büyüktür.
İş ve sosyal yaşamda daralan devlet güvence ve korumaları, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarda özel sektörün eline doğru itilme, daralan sosyal güvenlik hakları, devletin istihdam oluşturma olanağının ve imkânının azalması, ülke içi gelirin belirlenmiş ve imtiyaz sağlanmış yerli yabancı sermaye gruplarının elinde toplanması ve gelir dağılımında artan adaletsizlik başta akla gelenler.
  Devlet istihdam artırıcı uygulamalarda başarılı olamadığı gibi, daralan tarım ve hayvancılık üretimi yanında sanayi üretimine de geçiş sağlayamamıştır.  Tarımdaki işgücünün kentleşmeye doğru yönelmesi ve kentlerde niteliklerine uygun iş imkânlarının az oluşu sosyal sorunları daha da zedelemektedir.

Durumu şöyle değerlendirebiliriz: Gerek üretim kotaları, gerek ise yüksek maliyetler nedeniyle tarım ve hayvancılık sektöründe üretim azalmaktadır.
Verimli tarım arazilerinin düz ve yerleşim yerlerine yakın oluşu nedeni ile rant için imar alanlarına dönüşmesi de bu hareketi desteklemektedir.Kırsal kesimden elindeki bir miktar parayla gelen kişi ya da aileler, önce kendilerine yakın gördükleri veya olan kenar semtlerde şehir hayatına başlamakta, kent içindeki iş olanaklarına göre şehir hayatına karışmaktadırlar. Özellikle yaşlı kuşakların beraberlerinde getirdikleri gelenek ve adetlerde ciddi yıpranmalar olmakta, kimi semtlerde ortak korunma içgüdüsü ile taassuplaşma ve mahalle baskısı şeklinde toplumsal hayatı etkilemektedir.

Türk toplumu tarım kökenli yapıdan kentleşmeye geçerken,  üretim yapısı da sanayileşmeden bilgi toplumuna doğru geçmektedir. Bu da tam bir keşmekeş ile sonuçlanmaktadır. 
Toplumsal açıdan kişilerin birbirine güven düzeyi ciddi anlamda düşmüş,(Brezilyadan sonra ülke vatandaşlarına en az güven duyan toplum) kişilerin kendilerini toplumsal yaşam içinde tek başlarına mücadele ettiği psikolojisi hâkimdir. Bu yapıya tepki olarak sosyal yapıda gruplaşma bir gruba dâhil olma ihtiyaçları artmaktadır.  Bu da vatandaşların birey olarak maruz kaldıkları olumsuz kamu uygulamalarını şahıslarına ya da dâhil oldukları sosyal, kültürel, dinsel gruba yönelik olarak algımla ile sonuçlanmaktadır.

Bireyler çaresizlikten ve uyumsuzluktan kaynaklanan öfkelerini çeşitli şekillerde protestolar ile dışa vurmaya çalışmaktadırlar. Burada devletin tekrar, salt düzenleyici rolünden çıkıp vatandaşını koruyan destekleyen sosyal devlet uygulamalarına ağırlık vermesi talep edilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder