İlginç
olan görünüşte karşı çıkan yurt içi ve dışı grupların çoğu, Türkiye'de
başkanlık sistemine özellikle Erdoğan yönetiminde iken istekli...
Hatta
karşı çıkan muhalefet yaparken bile tepki oyları sağlayarak
destekliyorlar. Özellikle AB ile olan ilişkilerde bunu görüyoruz.
Batı destekli kimi terör örgütleri bile incelenebilir...
Niye?
Geniş
çerçeveden bakarsak, düşünülen başkanlık sisteminde iktidar yasaların
üstünde yönetme ve biçimlendirmede ciddi güce sahip olacak. Hatta şu
ankinden daha fazla serbestlik sağlayacak yönetim erklerine...
Ayrıca
mevcut yönetimin mevcut icraat ve ifadelerine bakarsak, AB ve diğer
Batı devletleriyle ilişkilerimiz daha da zorlanacak gibi...
AB, sırf milyonlarca mülteci korkusuyla bu şekilde hareket ediyor olamaz. Daha uzun vadeli planları olmalı.
Suriye,
Ortadoğu doğalgazının, Akdenize açılan kapısı olma yolunda. Diğer kapı
ise Türkiye ... Ama Türkiye Rus gazının Akdeniz kapısı oluyor.
Kuzey Irak ve Suriye'de Batı'ya muhtac küçük devletçikler oluşturmadan bu bölgeden çıkamazlar.
Çünkü enerji demek, her şey...
Oluşacak
bu küçük devletler, çevredeki devletlerle kavgalı olmalı ki, sürekli
batının desteğine ve korumasına muhtaç olmalı ki, Batı bu yolu kontrol
edebilsinler....Dünyanın geleceği en az 100 yıl, doğalgaza bağımlı
olacak. (Yenilenebilir enerji kaynakları bu tüketim hızını ancak bu
sürede besleyebilecek gibi çünkü)
Bölgede batının kontrol edemediği İran ve Batı'nın yönlendirmesinden uzaklaşan Türkiye kaldı.
Her iki devletin de parlementer sisteminin güçlü alt yapısı var.
Ne
Suriye, ne (eski) Irak, ne (eski) Libya gibi tek adam yönetiminde
olmadılar. Bu nedenle, iktidarların toplumsal çeşitlilikten destekleri
yüksek, toplum içi sürtüşmeleri çözecek kurumlar iyi kötü işliyor.
Batının
müdahale etmek için kullandığı ilk yol, o ülkenin yönetim yapısının
(batının empoze ettiği) dünya değerlerine uygun olmadığı oluyor. Bu
şekilde o ülkenin toplumu bölünüp, iktidara karşı güçlü muhalif
geliştiriyorlar. Ve bunları destekliyerek, ortalığı iyice kızıştırıp, bu
"tek kişinin yönetimine adı altında", o ülkeye saldırıyorlar.
Yasalara
ve yasa kurumlarına saldırı da bir devleti yıkmanın en önemli adımıdır.
Toplumun yasalara ve adalete güveni kalmadığı zaman, parçalanması,
yıkılması çok kolaydır.
Batı bu yüzden, hangi
yönetim olursa olsun, ülkenin ve toplumun geleceğini garanti altına
almak için, iktidarları bile yasaların altında tutmaya özen gösteriyor.
Bu sayede toplumsal varlıklarını sürdürebiliyorlar.
Ama iş bize gelince, yasalarımızı da yasama kurumlarımızı da didik didik ettiler. aşırı derecede yıprattılar.
Türkiye
ile Batı dünyası arasında bağlayıcı tek kuvvet Nato üyeliği. Sanırım
Türkiye Nato üyesi olmasaydı, çoktan bu döneme gelinirdi.
Şimdi
düşünelim. Eğer seçim sonuçları, güçlü bir lider yönetimine geçince, şu
anki eğilimlere bakarsak, Türkiye'nin AB serüveni zayıflayacak ve
hatta belki bitecek, kopacak.
Nato üyeliği ( ben dahil) ciddi olarak sorgulanıyor.
Her iki kurumda da Türkiye'yi uzaklaştıracak, soğutacak uygulamalar yapılıyor.
Bu bağları da kopan Türkiye'nin durumu ne olacak?
Net
ve kesin bir OrtaAsya (Rusya ve Çin) desteği olmayan bir Türkiye direk
hedef haline gelebilir ki, bu doğal gazı kontrol etmek isteyenlerce
getirilecek.
Hele toplum bu kadar çok ideoloji ve inanç
kurumları üzerinden bölünmüş, birbirine karşı bu kadar güvensiz ve
inançsız iken... (Bunlarda hep parçala, böl, yönet politikalarının
devamı)
Buna uygun alt yapı ve zemin hazırlanmış durumda da...
Eğer yasaların, yasamanın ve yürütmenin üstünde olduğu bir başkanlık sistemi getirilecekse, evet başkanlık sistemi olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder