7 Nisan 2017 Cuma

Başkanlık sistemi seçimi öncesi endişelerim

İlginç olan görünüşte karşı çıkan yurt içi ve dışı grupların çoğu, Türkiye'de başkanlık sistemine özellikle Erdoğan yönetiminde iken istekli...
Hatta karşı çıkan muhalefet yaparken bile tepki oyları sağlayarak destekliyorlar. Özellikle AB ile olan ilişkilerde bunu görüyoruz.
Batı destekli kimi terör örgütleri bile incelenebilir...
Niye?
Geniş çerçeveden bakarsak, düşünülen başkanlık sisteminde iktidar yasaların üstünde yönetme ve biçimlendirmede ciddi güce sahip olacak. Hatta şu ankinden daha fazla serbestlik sağlayacak yönetim erklerine...

Ayrıca mevcut yönetimin mevcut icraat ve ifadelerine bakarsak, AB ve diğer Batı devletleriyle ilişkilerimiz daha da zorlanacak gibi...

AB, sırf milyonlarca mülteci korkusuyla bu şekilde hareket ediyor olamaz. Daha uzun vadeli planları olmalı.

Suriye, Ortadoğu doğalgazının, Akdenize açılan kapısı olma yolunda. Diğer kapı ise Türkiye ... Ama Türkiye Rus gazının Akdeniz kapısı oluyor.
Kuzey Irak ve Suriye'de Batı'ya muhtac küçük devletçikler oluşturmadan bu bölgeden çıkamazlar.
Çünkü enerji demek, her şey...

Oluşacak bu küçük devletler, çevredeki devletlerle kavgalı olmalı ki, sürekli batının desteğine ve korumasına muhtaç olmalı ki, Batı bu yolu kontrol edebilsinler....Dünyanın geleceği en az 100 yıl, doğalgaza bağımlı olacak. (Yenilenebilir enerji kaynakları bu tüketim hızını ancak bu sürede besleyebilecek gibi çünkü)

Bölgede batının kontrol edemediği İran ve Batı'nın yönlendirmesinden uzaklaşan Türkiye kaldı.
Her iki devletin de parlementer sisteminin güçlü alt yapısı var.
Ne Suriye, ne (eski) Irak, ne (eski) Libya gibi tek adam yönetiminde olmadılar. Bu nedenle, iktidarların toplumsal çeşitlilikten destekleri yüksek, toplum içi sürtüşmeleri çözecek kurumlar iyi kötü işliyor.

Batının müdahale etmek için kullandığı ilk yol, o ülkenin yönetim yapısının (batının empoze ettiği) dünya değerlerine uygun olmadığı oluyor. Bu şekilde o ülkenin toplumu bölünüp, iktidara karşı güçlü muhalif geliştiriyorlar. Ve bunları destekliyerek, ortalığı iyice kızıştırıp, bu "tek kişinin yönetimine adı altında", o ülkeye saldırıyorlar.
Yasalara ve yasa kurumlarına saldırı da bir devleti yıkmanın en önemli adımıdır. Toplumun yasalara ve adalete güveni kalmadığı zaman, parçalanması, yıkılması çok kolaydır.

Batı bu yüzden, hangi yönetim olursa olsun, ülkenin ve toplumun geleceğini garanti altına almak için, iktidarları bile yasaların altında tutmaya özen gösteriyor. Bu sayede toplumsal varlıklarını sürdürebiliyorlar.
Ama iş bize gelince, yasalarımızı da yasama kurumlarımızı da didik didik ettiler. aşırı derecede yıprattılar.

Türkiye ile Batı dünyası arasında bağlayıcı tek kuvvet Nato üyeliği. Sanırım Türkiye Nato üyesi olmasaydı, çoktan bu döneme gelinirdi.

Şimdi düşünelim. Eğer seçim sonuçları, güçlü bir lider yönetimine geçince, şu anki eğilimlere bakarsak, Türkiye'nin AB serüveni zayıflayacak ve hatta belki bitecek, kopacak.
Nato üyeliği ( ben dahil) ciddi olarak sorgulanıyor.
Her iki kurumda da Türkiye'yi uzaklaştıracak, soğutacak uygulamalar yapılıyor.

Bu bağları da kopan Türkiye'nin durumu ne olacak?
Net ve kesin bir OrtaAsya (Rusya ve Çin) desteği olmayan bir Türkiye direk hedef haline gelebilir ki, bu doğal gazı kontrol etmek isteyenlerce getirilecek.
Hele toplum bu kadar çok ideoloji ve inanç kurumları üzerinden bölünmüş, birbirine karşı bu kadar güvensiz ve inançsız iken... (Bunlarda hep parçala, böl, yönet politikalarının devamı)
Buna uygun alt yapı ve zemin hazırlanmış durumda da...

Eğer yasaların, yasamanın ve yürütmenin üstünde olduğu bir başkanlık sistemi getirilecekse, evet başkanlık sistemi olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder