Seçim sonuçları şaşırtıcı değil. Sadece büyük beklentiler içinde olanlar çok
şaşkın.
Görünen “Kim iktidar olacak?”seçiminin 2 hafta daha uzadığı.
Bu iktidarın destek alacağı ve kontrol
edileceği meclis tablosu ise zaten belli oldu.
Seçimler, bence, ciddi bir mesaj daha verdi. Tabi anlayana…
Ülke de sağcısı, solcusu, liberali, demokratı,vs. kalmadı fazla...
Vatandaş bunlara prim vermiyor artık.
Kişi kendisini hangi kesimden olduğunu iddia ederse etsin, çok büyük bir
çoğunluk iki temel gruba ayrılmış durumda…
“Çoğunluk Demokrasisini” destekleyenler ile “Çoğulcu Demokrasiyi”
destekleyenler.
Çoğunlukçular, güçlü çoğunluk ile sistemin aynı
şekilde yürümesinden yana…
Çoğulcular ise gruplar arası ile uzlaşı
üzerinden değişim vaad ediyor.
Ülkemizde şimdiye kadar Çoğulcu Demokrasi genelde lafta kaldı.
Çoğunluk demokrasisi (yani ezici çoğunluk ) ile kararlar alındı. Bu durum sadece
iktidar da değil, muhalefet partilerinin içişlerinde bile genel de aynı. O yüzden partilerin söylem farklılıklarına
rağmen, eylemlerini birbirlerine benzetiyorum.
Vatandaşın önüne sunulan seçenekler bunlar aslında, olan duruma devam mı,
değişim mi?
Eğer değişim isteniyorsa, bu en baştan ve net şekilde ifade edilmeli. Tüm kamuoyuna açık şekilde garantisi verilmeli…
Nasıl mı?
Meclis aritmetiği belli.
Eğer mevcut muhalefet iktidarı alacak ise bu aritmetik içinde, kendisine
muhalif olan en yüksek sandalye grupları ile de nasıl ortak çalışmalar
yürüteceğini, ne tür görevler vereceğini belirlemeli ve açıklamalı.
Daha önce muhalif ittifak bunu yapamazdı, çünkü net bir çoğunluk oluşturmayı
umuyorlardı.
Yeni şartlar altında ise, işinin ehli eski kadroları koruyup ve siyaset üstü
milli konularda ortak çalışmak zorundalar.
Yani; ittifaklarının yeni bir üyesi olarak, bu grubu sisteme nasıl dahil
edeceklerini de belirtmeliler.
Evet, bir çok siyasetçi fikir ayrılıklarından dolayı önce bu yaklaşıma dudak
bükecek ve hatta gülecek belki. Ama milletini, devletini şahsından ve ihtiraslarından üstün tutanlar,
millet adına bu işi seve seve yapacaklardır.
Belki bir Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı,
belki bir başbakan yardımcılığı önemli değil. Ama çoğunlukçu demokrasinin
işlemesi isteniyorsa, meclisteki tüm güçlü grupların karar mekanizmalarında
işlevi ve sorumluluğu olmalı.
Ayrıca, böylece yolsuzluğa, liyakatsızlığa, gizli yürütülen işlere karşı da,
birbirlerini kontrol edecekleri için sistem de şeffaflaşacaktır. Uzlaşısız
kararlar laınamayacak ve belki de hayati kararlarda tamamen farklı, zıt bakış
açıları ile fark edilmeyen olasılıklarda gözönüne alınacaktır.
Bizim sorunumuz, şu veya bunun iktidar olması değil, şu veya bunun birlikte
çalışıp, toplumun güncel konumuna ulaşmasıdır. Bu değişimi istiyorum.
Dünya da şartlar çok hızlı değşiyor ve imkanlar hızla daralıyor. Kendi içinde,
birbiri ile uğraşan taraflara sahip milletlerin, dünya üzerinde çok fazla başarılı olma şansı yok. En fazla
dönemsel, geçici başarılar olabilir.
Belki vatan, millet uğruna hayatlar feda edilir. Ama milletler bu şekilde
korunamaz, yaşama tutunamaz. Birilerinin esiri, hizmetlisi olarak varolabilirler
ancak. Oysa millet dediğimiz topluluk, çocuklarımızın yaşayacağı toplum.
Bunun düşünülmesini ve tartışılmasını dilerim. (230515)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder