Sorunun 2 temeli var. Bir tanesi haklı, diğeri haksız.
Doğru x Yanlış=Yanlış olduğu için sonuç böyle oluyor.
Haklı gerekçenin temelinde; bu tür işleri yapan kurumlara karşı güvensizlik var. Hem kalitesiz, hem çevreye ve yaşama karşı duyarsızlık hem de açgözlülükle yapılan ihmalkarlıklar kişilerin bu kurumlara güvenmesini engelliyor.
Çünkü hukuk sistemine karşı güvensizlik var ve siyasi manevralarla, kağıtta ideal olarak yazılmış tüzük, yönetmelik ve yasaların, fiili durumda aşındırılacağı, göz ardı edileceği kanısı yaygın.
Ve maalesef haklılar.
Haksız gerekçenin temelinde ise, bu tür doğal enerji kaynaklarına karşı çevreci hareketler maskesi altında yürütülen ciddi bbir yıpratma, engelleme, geciktirme amaçlı propaganda var.
Farkında değilsiniz ama 21nci yüzyıl savaşlarından birinin içindeyiz.
Artık, modern savaşlar düşman hedefini imha etmek için değil, o kendi kendisini yok ederken, tüketici pazarı olarak mümkün olduğunca ondan kaynak aktarmaya dönüşüyor.
Hayvanseverlik duyguları körüklenerek, her tarafa ithal mamalarla beslenmiş kedi köpek doldurduk. Sayıları hızla artıyor ve artık çöplerdeki artıkları beğenmiyorlar*. Bunların doğal sonucu olan dramlar nasıl kulanılıyorsa, sürdürülebilir enerji de de durum aynı...
Sonuçta kedi köpekler ve vicdanı biraz rahatlamış bir kaç hayvansever kazanmıyor.
O mama üreticileri, ithalatçıları, nakliyecileri, pet shop ürün üreticileri kazanıyor.
JES veya HES veya RES, vb durum aynı...
Haklı bir gerekçe (kalitesizi işçilik, malzemöe ve uygulama kaynaklı güvensizlik) kullanılarak, ülkemizin enerji bağımlılığı ve zayıflığı korunmaya çalışılıyor.
Adam tarlasına güneş paneli kuruyor, fazlasını sisteme aktarmak istiyor, dağıtım parası diye ceza gibi para talep ediliyor.
Bu bile aynı zihniyetin başka bir uzantı sonucu...
---------------------------
* Olaya sadece kendi vicdanı açısından bakan kısa mesafeli ve dar görüşlere ekleme yapmak isterim...
---------------------------
* Olaya sadece kendi vicdanı açısından bakan kısa mesafeli ve dar görüşlere ekleme yapmak isterim...
Son 5 yılda sokaklarda kedi-köpek sayısı çok arttı. Bunda iklim şartları ile artan yıllık doğum oranının etkisi olduğu gibi, sağda solda bu sokak hayvanlarına verilen mamaların çok artmış olmasının da etkisi var.
.
Doğadaki tüm türler gibi, kedi ve köpeklerde bersin buldukça çoğalıyor.
.
Tabii bu aşırı çoğalmanın sonuçları var.
.
İlki bu kadar hayvana gerekli bakımı, tedaviyi ve desteği yapmak mümkün olmadığı için, insanların içini parçalayan hayvan dramları oluyor çevremizde...
.
İkincisi bu hayvanlar artık evlerden verilen yemek artıklarını beğenmiyorlar. Çöplerde ve çevrede bir sürü yiyecek artığı kalıyor.
Bu artık yiyecekler, sadece koku olarak değil, sinek ve mikrop üreme alanlarına dönüşüyor. Kentlerde yeni yeni veya hastalıklar görülebiliniyor.
.
Olayın bir de üçüncü bir noktası var. Bu mamaların ve destek besinlerinçoğunlukla ithal olması. Bu mamaların üretiminden, nakliyesinden, pazarlanmasına kadar geçen sürede hem atmosfere lojistik faaliyetler nedeniyle bol miktarda sera gazı salınıyor, hem de ülkenin döviz rezervleri, yurt dışına kaydırılıyor.
Hayvan mamaları ve petshop ürünleri için verdiğimiz yıllık döviz miktarının mercek altına alınması lazım.
.
Bir diğer nokta ise bu mamaların nasıl üretildiği..
Zannedildiği gibi sadece mezbaha artıklarından veya tavuk çiftliklerindeki erkek civciv kıymasından üretilmiyor.
Milyarlarca dolarlık bir pazar olarak, gelişmemiş ülkelerdeki insanların ihtiyaçlarından da faydalanılarak, çeşitli hayvan türleri veya ırkları da bu üretimin bir parçası oluyor.
Yani kedi-köpek maması olması için avlanan ve öldürülen hayvan sayısı da az değil. En azından kedi köpek sayısından fazla...
.
Apartmana giren kedilere girince, kapı önüne konulan çöp torbalarını veya bidonları yağmalarken, apartman içi pislik ve kokuya da sebep oluyorlar.
.
Evet, hayvan sevgisi önemli ve değerli ama bu sevginiz sömürülerek, başka planlarda bir tüketici kalemi oluyorsanız, sevginizi daha akıllıca göstermek gerekmez mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder