Bu
kurumlar değil ama, "taraftarları çatışır".
Taraftar
olmayanlar için ise, ikisi de aynı anda mümkündür...
Bu bir
dünyayı algılama ve yorumlama meselesidir.
Günümüzde
ırkçılık ve buna dayalı milliyetçilik hem zayıf hem de ilkel bir
gruplaşma-topluluklaşma yolu olmuştur.
Kültüre
ve değerlere dayalı milliyetçilik öne çıkmaktadır. Aslında 90'lı yıllardan
sonraki neo liberalizm ile devletlerin, vatandaşın sosyal refah araçlarını
aşamalı olarak kaldırması ve demokrasinin "istenen sonuca ulaşana kadar
oylamaya devam"a dönüşmesi sonucu, günümüz insanın endişeleri ve korkuları
geçmiştekine oranla çok daha fazla.
Bu
nedenle, basit ırkçılıktan, kültür milliyetçiliğine, hemşerilikten, kültürel
benzeşime, inançtan, inanmamaya, eğitimden, görgüye kadar bir çok kalem
üzerinden, gruplaşma eğilimleri artıyor.
Siyasetin
ve siyasetçi olmanın, sıradan vatandaş için, "ilk yatırımı pahallı
uğraş" olması her türlü meclis içinde, vatandaşın kendisinin ve
düşüncesinin temsil edildiğine inanırlığını azaltmış.
Böylece
siyasete de inanç ve güven ciddi oranda aşınmış, hatta uluslararası ekonomik
güçlerin, ulusal politikaları, devlete ve varlığına rağmen biçimlendirmesi bu
güvensizliği körüklemiş durumda...
Böyle bir
ortamda, din ve bilim, insanları aynı genel çatı arasında toplayabilecek ve
diğerlerini ötekileştirebilecek çok önemli sosyal psikoloji silahına dönüşmüş
durumda...
Çatışmalarda,
aslında din ile bilimin uyumsuzluğundan değil, (ki elbette aralarında fikir ve
söz birliği yok ama ikisi de farklı açılardan, benzer "temel
soruların" cevaplarını arıyorlar) bu enstrümanı kullananların çeşitli nedenlerle
çatışmalarından çıkıyor...
Soru daha
en başta, bu çatışma-çatıştırtma eğiliminin izlerini taşıyor.
Bu arada
yazdıklarımı ülkemiz için düşünmeyiniz sadece, bu durum küresel bir salgın.
Bugün ABD
seçimlerinden, Avrupa'daki değişimlere ve toplumsal hareketlere bir bakarsanız,
bir çok ülkenin; "aynı yolda, kendi toplumsal yorumlarıyla
yürüdüğünü" görürsünüz.
Ülkemizdeki
durumda, bu dünyadaki eğilime ve değişimine uymuş durumda. Yani doğal akışında
bir bakıma. Eski liberal ve 90'ların alternatifsiz neo liberal ekonomik
sistemleri çöküyor sadece. Yerine ne gelecek kimse bilmiyor?
Tekerlekleri döndüğü sürece, aracı yürütmeye
çalışıyorlar ama hedef neresi, bir bilen yok.