Tıptaki gelişmelerle, bir yüzyıl evvel 40–45 civarında olan
yaş ortalaması 65-90 aralığına çıktı.
Bizim çocukluğumuzda 45 yaşındaki insan yaşlı, torun
sahibiyken şimdi neredeyse genç.
60-70 aralığındakiler ancak orta yaşlılar. Yaşlılık bile
75'inden sonra başlıyor.
Emeklilik yaşı da buna göre uzadı. İnsanlar artık en verimli
oldukları dönemde, iş açısından olgunluğa ulaştıkları dönemde emekli
olmuyorlar. Ama eski yasaların uzantısı ile genç emeklilerin sayısı hala az
değil.
Oysa 3 çalışanın bir emeklinin maliyetini karşıladığı
ortalama sosyal güvenlik sisteminde, bir de işsizlik ile çalışan sayısı
azaldıkça denge kurmak zorlaşıyor. Diğer yandan bizim iktidarlarımız gibi
(sadece şimdiki değil, geçmiş dönemlerde dâhil) emeklilik fonlarındaki paraları
yanlış yatırımlara ve müsrifliğe kullanan yönetimlerle bu denge daha da
bozuldu.
Bu nüfus artışının getirdiği zorlukların yanında eğitim
sisteminin yetersizliğindeki artışta başka bir engel.
Eskiden askerlik, çalışmaya hazır erkekleri, bir kaç yıl iş
piyasasından uzaklaştırarak, gizli istihdam aracı olarak kullanılırdı. Oysa
kadınlar da çalışma yaşamında yer alınca anlamsızlaştı. Askerlik süresi düştü
ama bu seferde kişinin eğitim süresi uzadı.
Bunlar tabi dar çerçeveler.
Bir de işin geniş cephesi var.
Büyümeye ve artışa dayalı kapitalist ekonomi modeli için,
artan yarı cahil nüfus caziptir. Tüketmek için vardırlar. Dünya nüfusunun büyük
çoğunluğu da aynı durumda…
Dünya nüfus ortalaması, bir günde 1,4 dünya günlük üretimi
tükettiği için, dünya kaynakları her 3 yılda, 1 yıl geleceğe borçlanıyor.
Son 60 yıldaki tüketim düzeyiyle insanlık, önümüzdeki 15–20
yılın kaynağını çoktan tüketmiş durumda.
Bu da doğal kaynaklara aşırı yük oluyor.
Bu gidişle bu yüzyılın sonunda insanlık 9 milyar sınırına
erişecek. Yani nüfusu yüzde 25 daha artmış olacak. Tüketimde aynı oranda
artarsa, zaten tükenmiş sınırdaki kaynaklar için çok ciddi kavgaların
verileceği kesin gibi.
Çünkü şu anki tüketim rakamlarına göre, dünya o dönemde en
fazla 2 milyar insanı ortalama refah düzeyinde, çok zorlanırsa 3 milyar insanı
zor şartlarda besleyebilecek.
Çünkü gıda üretiminde de artış için geliştirilecek biliminde
sınırlarına erişmiş durumdayız.
Artık bilim daha fazla üretemeyeceği için, üretilenlerin
ziyan edilmeden ve daha verimli nasıl kullanılacağı üzerinde odaklanıyor.
Batı toplumları bu konunun çok daha önce farkına varmış ve
uygulamaya geçmiş durumda.
Nüfus artışı düşerken, yüksek teknolojiye yönelerek iş gücü
ihtiyaçlarını düzenlemeye başladılar. Buna rağmen işsizlik durumlarına
bakarsak, nüfusları hala yüksek.
İhtiyaç duydukları kalifiye eleman ve işgücünü ise göçmen
politikalarıyla çözecek bir yapı geliştiriyorlar.
Diğer yandan dünya ekonomisinde baskın rollerini kaybetmemek
için, bilgi tabanlı ve sermayeli yüksek teknolojiye olan yatırımları artıyor.
Türkiye olarak bu dönemde önümüzde iki rol var.
Ya yüksek nüfuslu, bilgi üretme düzeyi düşük, tüketici ve
dolayısıyla bağımlı bir toplum modeli...
Ya da düşük nüfuslu, bilgiye dayalı alanlarda gelişmiş,
kendisine yeterlilik düzeyini yükseltmiş bir toplum modeli...
Üçüncü bir olasılık olarak dışa kapalı, kendi kendine
yeterli bir toplum modeli ise işe yaramaz. Elektronik iletişim ve ticaret
nedeniyle insanlar sanal dünya vasıtasıyla zaten birbirleri ile çok iç içe
girmiş durumdalar. Kontrol ve değiştirilmesi gereken çok fazla fonksiyon olduğu
için bunu başarmak imkânsız.
Diğer yandan yayılımcı bir politika ile toplumları
birleştirme projesi de asla işe yaramaz. Bireyselliğin ön plana çıktığı son 60
yıldan sonra insanları tekrar toplumsal düşünceye sokmak ancak fiziksel
şartlarda zorlama ile yüzeysel ve sahte bir birliktelik olur. Toparlansa bile
bir arada tutmak için gereken enerji ve güç, tüm üretim ve planlama getirilerini
siler. Tıpkı eski SSCB'de olduğu gibi.
Ayrıca insanın hem cinsine karşı olan vahşetini ve tüketim canavarlıklarını
düşününce insanlığın geleceği ister insan eliyle, ister doğa eliyle olsun hiç
de parlak gözükmüyor zaten. BM
Türk Gülsev Eyüboğlu
Bu gizli Ölümler proje
çalışmaları,ilk 1957 de Huntsiville'de gizli olarak başladı..
1957 de yapılan gizli toplantı
kararları,yapılan toplantını görsel sanatları destekleme ve Müze kurma olarak
açıklandı..
Vatikan'la yakın ilişkileri olan
İtalyan Doktor Aurellio Peccei'nin teşviki ile başlatılmıştır..
1968 yılında yayımlanan Nüfus
Bombası Kitabı yapılan çalışmaların göstergesi olarak sayfa 17
"Doğum oranı ölüm oranını
geçtiği müddetce dünyaa
nın nüfusu artmaya devsm
edecektir.Nüfus büyümesinin daralması ya da daralmanın başlaması,ya doğum
oranının azaldığı,ya ölüm oranının arttığı,ya da her ikisinin de birlikte
gerçekleştiği anlamına gelir.O halde temel olarak ,nüfus probleminin
çözülmesinin sadece iki yolu var.Birisi doğum oranını azaltmak için yollar
bulduğumuz "doğum oranı çözümü",ikincisi "Savaş,kıtlık, ve
salgın hastalıklar gibi ölüm oranını yükseltmek"ölüm oranı
çözümü"..Ancak insanoğlu bilincli olarak doğum oranını ayarlıyamıyağı için
nüfus kontrolünden kaçınılabilir.
Böylece"Ölüm oranı
çözümü"ortaya çıkmak zorunda kalmaz.."
Görülen o ki Kamuoyuna "ölüm
Oranı çözümü"ortaya çıkmaz zorunda kalmaz olarak açıklandığı halde..
"Ölüm oranı
çözümü"çalışmaları gizlice yürütülmüştür.
Salgın hastalıklar için
Laboratuvarlarda ölümcül mikrop ve virüs üretim çalışmalarında;Dr.Aurelio
Peccei kendini donör olarak kaullanacağını taahhüt ederek genel nüfusla aynı
riski taşıyor diye kahraman ilan edildi(!)..
Dr .Aurelio Peccei ve ekibi;
1968 yılında üretilen mikrop ve virüs çalışmalarında kamuoyuna çıkacak büyük
salgınları önleme ve aşı geliştirme çalışmaları olarak açıklamışlardır..
Bilgisayar model çalışmasını
geliştiren proje ekibi..
Dr.Dennis L.Meadows,Müdür
(ABD)...Dr.Alison A.Anderson (ABD),Dr.Jay M.Anderson (ABD)
İlyas Bayar(TÜRKİYE),Wiiliam
W.Behrens(ABD),Farhad Hekimzadeh(İRAN),Dr.Steffen Harbordt(ALMANYA),Judith
A.Machen(ABD),
Dr.Donella H.Meadows(ABA),Peter
Milling(ALMANYA),Nirmala S.Murthy(HİNDİSTAN),Roger F.Naill(ABD),Jorgen
Randers(NORVEÇ)
Stephen Shantzis(ABD),John
A.Seeger(ABD),Marilyn Williams(ABD),Dr.Erich K.O.Zahn(ALMANYA)..
Görünüşte Dünya Nüfus oranını
azaltma projesi olarak sunulan çalışma 1969 yılında tamamlanarak Birleşmiş
Milletler Genel Sekreterliğine teslim edildi..Çalışmaların analizi yapılan
Biyologlar toplantısında;
Biyolog Lowell Summer"BİR
BİYOLOG OLARAK,İNSAN NÜFUSU PATLAMASI VE GETİRDİĞİ DOĞAL KAYNAKLARIN
TÜKETİLMESİ SORUNU,BANA GÖRE EN BÜYÜK TEHDİTTİR.ZAMAN GELDİ DE GEÇİYOR
BİLE.TEHLİKE İLE YÜZLEŞMELİYİZ,YOKSA SONUNDA MAHVOLACAĞIZ.."
...............................................................................................................................
SONUÇ:Sözüm ona içme sularını
hijyenik temizleme adı altında bol miktarda adı altında Dioksin
kullanarak,kalp krizleriyle ölümü artırmak..Meyve ve sebzelerde zararlı
sineklerle mücadele altında insanlara zararlı biyolojik maddeler kullanma ile
kanser hastalıklarını çoğaltma ..Bilinçli olarak sızdırılan Radyoaktif
gazlar,zehirli atıklarlarla toprağı ve havayı zehirlemek..Özellikle
cesium-137,strontium-90,
toryum-230,radyum-226,radon-222..
GDO'lu sentetik yiyecekler ..Çeşitli
isimler altında birdenbire ortaya çıkan çeşitli virüs grip salgınları..
YORUM YAPMIYORUM..ÇÜNKÜ TÜM
YAPILANLAR ,BİYOLOJİK KATLİAMLAR APAÇIK TÜM DÜNYA DA ORTADA..
SAYGILARIMLA
GÜLSEV EYÜBOĞLU
17 KASIM 2014
KAYNAK:Apokalips'in
Atlıları..William Cooper
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder