Bu konular hakkında hemen herkesin bilgisi ve duymuşluğu var. Bir sürü bilgiyi
tekrar etmenin anlamı yok.
Dünya olarak “Ayva’yı yemiş!” durumdayız.
Üstelik artık folluk arama zamanı da geçti. İş, işten geçti yani.
Önlem almak için gerekli şartlar ve zaman yok.
Yapabileceğimiz tek şey, değişen bu şartlara nasıl uyum sağlayabileceğimiz.
Ancak bu şekilde bu değişimin getirdiği gelişmelerde düzgün bir hayat
sürebiliriz.
Resimde 250x250 metrelik bir alan kaplayan bir bina fikri var. (Daha fazla detay isterseniz, bu linke tıklayın)
Yaklaşık 5000 kişiye ev ve işyeri olabilir.
Toplu yaşam şehirlerde kaçınılmaz. 10 tane 100 dairelik binayı ayrı ayrı
yapmaktansa, aynı alana 1000 kişilik tek bir yapı yapmanın ciddi avantajları
var.
Şu anda ülkemizde yapay bir konut gündemi var. Yapay, çünkü inşaat sektörü
ekonominin lokomotifi ve konut fiyatları da aşırı artmış durumda.
O yüzden “ucuz emlak” olmadığı için ve bu fiyatlar aşağıya çekilemediğinden
böyle bir gündem oluştu.
Bu konuda, gerek yerel gerek merkezi idareler çeşitli açıklamalar yaptılar. Seçim
heyecanı ile yapılan bu açıklamaların gerçekleştirilmesi ya da projelendirilmesi
ayrı bir konu...
Ama vatandaş olarak üzerinde durmamız gereken başka noktalar var.
Yapılacak binalarda, yasal düzenlenmesi şart olması gereken özellikler olmalı.
Bunlara değinmek istiyorum.
Bence,
İlk olarak bu binaların ısı yalıtımı; hem ısıtma, hem de soğutma açısından ele
alınmalı. Sadece bina duvarları ile değil, mimarisi ve teknik yapısı da hava
akımlarını gözetmeli.
Binaların yeşil alanları dışlarında değil, avlu şeklinde içeride olmalı. Bu
binalara sosyal alan kazandırırken ayrıca yeşil dokunun korunması ve
geliştirilmesini de kolaylaştıracaktır.
Bina zeminlerinde sadece otoparklar değil, geri kazanım alanları da olmalı. Yağmur
sularından, evsel atıkların ve hatta kanalizasyon atıklarının geri dönüşümü
daha bu binalarda düzenlenmeli.
Mesela, yiyecek atıkları diğer atıklarla karışmayacak şekilde bertaraf
edilmeli. Mutfak evyesindeki bir yemek artığı organik çöp parçalama aparatı ile
ayrı bir kanal sistemi ile toplanıp geri
dönüşüme hem biyogaz hem de kompost toprak üretimi için kullanılabilinir.
Enerjinin bir kısmını kendi atıklarından üretmeli. Bir kısmını ise
yenilenebilir doğal kaynaklardan (güneş, rüzgar gibi) sağlayabilir.
Deterjanlı atık sular, ayrı kanaletlerde (banyo, bulaşık ve çamaşır makineleri)
toplanıp arıtımı bina içinde yapılmalı.
Yağmur suları ile arıtılmış sular binaların temizliğinde ve yeşil alanlarının
sulanmasında kullanılabilinir.
Bir çok insanın bir arada olmasının önemli bir avantajı ise daire alanlarındaki
düzeltmeler.
Mesela günlük 500 kişiye hizmet verecek şekilde 10 yemek şirketi, mutfak
alanlarının küçülmesini sağlayacaktır. Zaten pandemi sürecinde hazır yemek
kütltürü yagınlaştı.
aynı şekilde ortak yemekhaneler gibi, ortak çamaşırhanelerde olabilir.
Bütün bunlar; zaman, su, enerji ve kaynak kullanımında yüksek verimlilik
sağlayacaktır.
Akıllı Bina kavramı bazılarınca yanlış anlaşılıyor. İnternet üzerinden evdeki
araçları açıp-kapatabilmenin veya kapı kontrolü-güvenliği yapılmasının akıllı
evlerle hiçbir alakası yok.
Bunlar olmalı ama bu sadece teknoloji kullanımı.
Akıllı bina, iç ısıyı maksimize
verimliliğe göre otomatik ayarlayan, neredeyse sıfır atık üreten ve enerjisinin
önemli bir kısmını kendi imkanlarıyla sağlarken bireylere konforlu ve temiz bir
ortam sağlayan binalardır.
Elbette bunlar Ütopik.
Bizim inşaatçılarımız; müteahhitler, mimarlar, mühendisler gene babadan kalma tekniklerde ve binalarda ısrar
edecekler, birkaç elektronik ayrıntıyı akıl diye yutturmaya çalışacaklardır.
Ama orta vadeli olarak, çevre ve doğa kaynaklı sorunlarla baş edebilmek
istiyorsak…
Hele “yaşamanın maliyetlerini” aşağıya çekmek istiyorsak…
Bu yeni dönemin şartlarına uygun binalar ve yaşam şekilleri geliştirmek
zorundayız.
İmar planlaması yapanların dikkatine…
3 Ağustos 2022 Çarşamba
İMAR, ÇEVRE, KÜRESEL ISINMA ve KURAKLIK
İSTATİSTİK BİLİMİ ve DEMOKRASİ
Ünlü bir istatistik deneyi var. Francis Galton deneyi...
https://www.kampustenevar.com/.../francis-galton-deneyi...
Aynı deneyi daha sonra küçük çaplı olarak ODTÜ'de tekrarlamışlar...
Sonuçlar aynı... Deneyin tekrarlı sonuçları hep aynı yönde sonuçlanmış.
Buna
göre, bir tahmin etme değerlendirmesinde, bireylerin abartılı ve
gerçekten uzak sonuçlar üretmesine rağmen, tek tek bireyler değil de
topluluğun ortalaması alındığında doğruya en yakın sonuçlara ulaşılıyor.
Aynı
deneyi çevrenizde karşılaştığınız insanlara, seçimlerin tahmini sonuç
yüzdelerini şimdiden sorup, not edip, sonuçlarla kıyaslayarak
görebilirsiniz, Kişi sayısı artıkça, sonuçlarda netleşecektir,
Bu deneyden çıkartılabilinecek bir diğer sonuç ise, toplum yönetiminde çok sesliliğin ve demokrasinin neden önemli olduğudur.
Her
bir birey olması gereken için farklı ve hatta gerçeklerle uyuşmayan
bir şeyler önerebilir. Herkesin kendisine göre bir fikri vardır.
Herkesin
düşüncesine saygı duyup, o fikirlerin içeriklerinden muhalif de olsa
kullanılabilinecek olanları karar mekanizmasında göz önüne alırsanız,
verilecek karar en doğru karar olacaktır.
Demokrasi; azınlığın fikirlerininde, çoğunluğun karar mekanizmasında rol aldığı bir uzlaşma kurumudur.
Tek
bir kişinin biçimlerdirdiği, yönlendirdiği karar mekanizması yerine,
bir çok akılın ortak uzlaşılarından doğan karar mekanizması bu yüzden
çok daha üstündür.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)